Yeşil Dev Hulk
Filmin Afişi :

Filmin Konusu :
arih sayfaları 2003 yılını gösterdiğinde, daha önce benzeri örneklerinin sinemaya aktarılmasında görmeye pek alışık olmadığımız, ancak işlerine bakıldığında genel geçer sinema izleyicisinin ve özellikle de sinema eleştirmenlerinin çok beğendiği bir isim olan Ang Lee, yazımıza konu yeşil devimizi Marvel Comic sayfalarından beyaz perdeye uyarlayan isim olarak karşımıza çıkmıştır. Sinemaya uyarlayacak konu bulma konusunda zorluklar yaşayan Hollywood yapımcılarının, özellikle 2000’li yılların başı ile birlikte dünyada ekonomik buhran döneminin, dünya savaşlarının ve hemen arkasından yaşanan soğuk savaş döneminin bu gelişmelerden beslenerek altın çağını yaşayan çizgi karakterlere ve kahramanlara yönelmesi bir anda film endüstrisini hareketlendirmiştir. Hulk da bu kahramanlardan biri olarak yıllarca bazen kendi başına bazen ise yan kahraman olarak diğer süper kahramanlarla birlikte çizgi roman sayfalarında karşımıza çıkmıştır. Konusu itibariyle, başarılı bir bilim adamı olan ancak bu yönünün aksine sosyal anlamda çevresi ile arası iyi olmayan, içine kapanık bir karakter olan Bruce Banner (nam-ı diğer Hulk), kendini adadığı genetik çalışmalarının birinin sonucunda radyoaktif gama ışınlarına maruz kalarak sürekli geçmişiyle yüzleşmek zorunda kalmasının da etkisiyle kendisini, sinirlendiğinde kendini kontrol edemeyen yeşil bir deve dönüşür halde bulur. İlk filmde Hulk/Bruce Banner rolü için ilk düşünülen isim Arnold Schwarzeneger olmasına karşın boyunun kısa olması ve en önemlisi California valiliği için siyasete soyunmuş olması (sadece bu nedenden dolayı bir çok filmde kendisini izleme fırsatını bulamadık) nedeniyle rol, kanımca çok doğru bir tercih olan, Eric Bana’ya gitmiştir. Hem karakterin fiziğine uygun cüssesi hem de tartışmasız oyunculuk yeteneği ile karaktere hayat veren Bana çizgi roman severler tarafından da benimsenmiştir. Filmde yönetmen koltuğunda test etme şansı bulduğumuz Ang Lee ise özellikle hikayeyi anlatırken ekranda tercih ettiği anlatım tarzı ile (hatırlayınız ekran bir anda bölünüyor ve çizgi roman sayfalarına dönüyordu) şahsen beni ve kısmen diğer çizgi roman severleri oldukça tatmin etmişti. Özelikle filmin açılışındaki anlatım tarzı adeta bizi ekran başında çizgi roma sayfalarını çeviriyor gibi hissettirmişti. Ancak Marvel takipçilerinin en çok eleştiri getirdiği nokta yeşil kahramana fazla entelektüel hava katılmış olmasıydı. Yeni filmde ise Hulk karakterini canlandırma şansını kimsenin önceden kırk yıl düşünse bulamayacağı bir isim olan Edward Norton yakaladı. Serinin yeni filminde Hulk, bir yandan kendisini sosyal yaşamdan neredeyse men eden durumuna çare bulmaya çalışacak bir yandan da General Tunderbolt Ross ve emrindeki askerlerden kendisini korumaya çalışacaktır (filmin afişlerinden biri bu durumu çok güzel anlatmaktadır. Afişte sırtı bize dönük olan Hulk’ın arkasında bize dönük Bruce Banner’ı görürüz). Edward Norton’a filmde güzeller güzeli Betty Ross rolünde Liv Tyler, general rolünde William Hurt, Emil Blonsky rolünde Tim Roth eşlik edecekler. Hatta filmde halihazırda vizyonda seyretme şansına eriştiğimiz bir başka süper kahraman Ironman’a can veren Robert Downey Jr.’da filmde rol alan bir diğer isim. Bu sefer yönetmen koltuğunda ise hepimizin Transporter serisinden adını hatırlayacağımız aksiyon sahnesi uzmanı Louis Leterrier yer almakta. Transporter 2’deki itfaiye hortumuyla dövüş sahnesindeki yaratıcılığını bu devam filmine ne kadar yansıtacağını bilmiyoruz ancak bu filmden aldığımız bu referans bile aksiyon açısından doyurucu bir filmle karşı karşıya olduğumuzu müjdelemektedir. Edward Norton’a gelirsek, oyunculuk konusunda kendisinden en ufak bir şüphemiz yok. Yeşil deve dönüştüğü sahnelerde de CGI efektleri devreye gireceği için yine bir problem yok ancak filmin genelini düşündüğümüzde inandırıcılık konusunda neler yaşarız buna filmi izledikten sonra karar vereceğiz
arih sayfaları 2003 yılını gösterdiğinde, daha önce benzeri örneklerinin sinemaya aktarılmasında görmeye pek alışık olmadığımız, ancak işlerine bakıldığında genel geçer sinema izleyicisinin ve özellikle de sinema eleştirmenlerinin çok beğendiği bir isim olan Ang Lee, yazımıza konu yeşil devimizi Marvel Comic sayfalarından beyaz perdeye uyarlayan isim olarak karşımıza çıkmıştır. Sinemaya uyarlayacak konu bulma konusunda zorluklar yaşayan Hollywood yapımcılarının, özellikle 2000’li yılların başı ile birlikte dünyada ekonomik buhran döneminin, dünya savaşlarının ve hemen arkasından yaşanan soğuk savaş döneminin bu gelişmelerden beslenerek altın çağını yaşayan çizgi karakterlere ve kahramanlara yönelmesi bir anda film endüstrisini hareketlendirmiştir. Hulk da bu kahramanlardan biri olarak yıllarca bazen kendi başına bazen ise yan kahraman olarak diğer süper kahramanlarla birlikte çizgi roman sayfalarında karşımıza çıkmıştır. Konusu itibariyle, başarılı bir bilim adamı olan ancak bu yönünün aksine sosyal anlamda çevresi ile arası iyi olmayan, içine kapanık bir karakter olan Bruce Banner (nam-ı diğer Hulk), kendini adadığı genetik çalışmalarının birinin sonucunda radyoaktif gama ışınlarına maruz kalarak sürekli geçmişiyle yüzleşmek zorunda kalmasının da etkisiyle kendisini, sinirlendiğinde kendini kontrol edemeyen yeşil bir deve dönüşür halde bulur. İlk filmde Hulk/Bruce Banner rolü için ilk düşünülen isim Arnold Schwarzeneger olmasına karşın boyunun kısa olması ve en önemlisi California valiliği için siyasete soyunmuş olması (sadece bu nedenden dolayı bir çok filmde kendisini izleme fırsatını bulamadık) nedeniyle rol, kanımca çok doğru bir tercih olan, Eric Bana’ya gitmiştir. Hem karakterin fiziğine uygun cüssesi hem de tartışmasız oyunculuk yeteneği ile karaktere hayat veren Bana çizgi roman severler tarafından da benimsenmiştir. Filmde yönetmen koltuğunda test etme şansı bulduğumuz Ang Lee ise özellikle hikayeyi anlatırken ekranda tercih ettiği anlatım tarzı ile (hatırlayınız ekran bir anda bölünüyor ve çizgi roman sayfalarına dönüyordu) şahsen beni ve kısmen diğer çizgi roman severleri oldukça tatmin etmişti. Özelikle filmin açılışındaki anlatım tarzı adeta bizi ekran başında çizgi roma sayfalarını çeviriyor gibi hissettirmişti. Ancak Marvel takipçilerinin en çok eleştiri getirdiği nokta yeşil kahramana fazla entelektüel hava katılmış olmasıydı. Yeni filmde ise Hulk karakterini canlandırma şansını kimsenin önceden kırk yıl düşünse bulamayacağı bir isim olan Edward Norton yakaladı. Serinin yeni filminde Hulk, bir yandan kendisini sosyal yaşamdan neredeyse men eden durumuna çare bulmaya çalışacak bir yandan da General Tunderbolt Ross ve emrindeki askerlerden kendisini korumaya çalışacaktır (filmin afişlerinden biri bu durumu çok güzel anlatmaktadır. Afişte sırtı bize dönük olan Hulk’ın arkasında bize dönük Bruce Banner’ı görürüz). Edward Norton’a filmde güzeller güzeli Betty Ross rolünde Liv Tyler, general rolünde William Hurt, Emil Blonsky rolünde Tim Roth eşlik edecekler. Hatta filmde halihazırda vizyonda seyretme şansına eriştiğimiz bir başka süper kahraman Ironman’a can veren Robert Downey Jr.’da filmde rol alan bir diğer isim. Bu sefer yönetmen koltuğunda ise hepimizin Transporter serisinden adını hatırlayacağımız aksiyon sahnesi uzmanı Louis Leterrier yer almakta. Transporter 2’deki itfaiye hortumuyla dövüş sahnesindeki yaratıcılığını bu devam filmine ne kadar yansıtacağını bilmiyoruz ancak bu filmden aldığımız bu referans bile aksiyon açısından doyurucu bir filmle karşı karşıya olduğumuzu müjdelemektedir. Edward Norton’a gelirsek, oyunculuk konusunda kendisinden en ufak bir şüphemiz yok. Yeşil deve dönüştüğü sahnelerde de CGI efektleri devreye gireceği için yine bir problem yok ancak filmin genelini düşündüğümüzde inandırıcılık konusunda neler yaşarız buna filmi izledikten sonra karar vereceğiz
1
2
3
4
2
3
4